Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Masalların Şekil Özellikleri
1. Masallar (hayvan masalları hariç), destan ve halk hikâyeleri kadar olmasa da uzun metinlerdir. Anlatılması birkaç gece süren masallar vardır. Özellikle “Peri Masalları” ya da “Olağanüstü Masallar” grubuna giren anlatılar bunların en güzel örneğidir. Ancak hayvan masalları veya fabl adını verdiğimiz anlatılar diğerlerine göre oldukça kısa metinlerdir.
2. Masallar, genellikle nesir hâlindedirler. Ancak az da olsa, içerisinde manzum parçaların olduğu metinler de vardır. Bu manzum parçalar, masalın asıl yapısında olabileceği gibi anlatıcılar tarafından sonradan da eklenmiş olabilir. Örneğin, “Kabak”, “Şengülüm, Şüngülüm, Mengülüm”, “Bacı Bacı Can Bacı” ve “Karafatma” gibi masallarda metnin aslında yer alan (sonradan eklenmeyen) manzum parçalara rastlamak mümkündür:
“Bacı bacı can bacı
Kolunda mercan bacı
Kırk bir bıçak bilendi
Gırtlağıma dayandı
Arap kızı etime aş eriyor
Çıkıver kardeş, çıkıver” (Boratav, 1958: 81).
“Şengülüm, şüngülüm, mengülüm,
Aç kapıyı ben gireyim
Ağzımda su getirdim
Boynuzumda ot getirdim
Mememde süt getirdim” (Alptekin 2005: 173)
Bunların dışında masalların belirli yerlerinde bulunan ve “formel” adı verilen kalıp ifadelerin de bazılarının manzum bir yapıya sahip olduğu görülür. Örneğin; “Lale sümbül ekerek / Tütün, kahve içerek”, “Uzatmayalım kameti, kopartırız kıyameti”, “Az gitmiş, uz gitmiş / Altı ay bir güz gitmiş / Sonra dönüp bir de bakmış ki bir arpa boyu yol gitmiş.” gibi formeller, birbiriyle kafiyeli şiirimsi ifadelerdir.
Bazı araştırıcılar ise kendilerine göre, yeni bir üslupla, masalları manzum şekle dönüştürmüşlerdir (Ziya Gökalp'in Kızıl Elma'sı gibi).
3. Masalların belirli yerlerinde, belirli görevler için kullanılan kalıplaşmış sözler bulunur. Bunlara formel veya tekerleme adı verilir. Formeller, ilk bakıştı hiçbir anlamı olmayan, mantık dışı ifadelerin bir araya getirilmesinden oluşturulmuş gibi görünse de hemen hepsinin altında derin anlamların gizlendiği rahatlıkla söylenebilir. Özellikle, bazı formellerin tasavvufî anlamlar ifade ettiği, örnekler üzerinde biraz düşünülünce rahatlıkla görülebilir. Bu bağlamda, “Bir varmış, bir yokmuş” ifadesi bile tasavvufî anlamda oldukça önemlidir. Her şeyden önce
“varlık” ve “yokluk” kavramlarına dikkatleri çekmektedir. Formeller genellikle, masalların başında içerisinde ve sonunda bulunurlar.
Bunlar:
3.1. Giriş/Masal Başı Formelleri: Dinleyiciyi gerçek hayattan alıp masal dünyasına götürmek için kullanılan formellerdir: “Bir varmış bir yokmuş…”, “Evvel zaman içinde, kalbur
saman içinde…” vs.
3.2. Geçiş/Bağlayış Formelleri: Bir olaydan başka bir olaya geçişte, uzun zamanı kısaca ifade edişte veya çeşitli kahraman/olay ya da şahısların tasvirini ifade etmede kolaylık
sağlar. Bunlar arasında, yukarıda da belirttiğimiz gibi; “Lale sümbül ekerek / Tütün, kahve içerek”, “Uzatmayalım kameti, kopartırız kıyameti”, “Az gitmiş, uz gitmiş / Altı ay bir güz gitmiş
/ Sonra dönüp bir de bakmış ki bir arpa boyu yol gitmiş.” gibi formellerin dışında; “Kız, o kadar güzeldir ki, doğan aya; ‘Sen doğma ben doğayım!” der.”, “Adam bir de bakar ki, karşısında
yedi başlı ejderha!” veya “Onlar yollarında devem ede dursunlar biz gelelim ….’ya/ye.” ifadeler de sık sık kullanılır.
3.3. Bitiş Formelleri: Masalların bitişini belirten kalıp ifadelerdir: “Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine”, “Yiyip içip muratlarına ermişler.”, “İşte bundan dolayı; ‘Dil yarası geçer, kılıç yarası geçmez.” demişler.”, “Masal da burada bitti.”, “Onlar mutlu bir hayat sürerken ben de nıraktım geldim.” vs.
3.4. Diğerleri: Masal metinleri içerisinde bulunan bazı sayılar (3, 7, 40), renkler ve yerler da bu grup içerisinde formel olarak kabul edilir.
4. İster uzun olsun ister kısa olsun, gelenekte var olan her masal bir “tip” olarak kabul edilir. Bazı masallarda birkaç tip birleştirilerek, bir metinmiş gibi anlatılabilir.
5. Masalların dili, halkın konuştuğu dildir. Bütün masallar halka hitap ettiği için, sade ve anlaşılır bir dil ile anlatılır. Ancak bu özelliğe bağlı olarak sözlü kültür ortamında derlenmiş
olan bir masalda, o yöreye ait yerel kelimelere rastlanabilir.
6. Masallarda görülen tasvirler oldukça canlıdır ve genellikle bu tasvirler için kalıplaşmış sözcükler kullanılır. Kalıplaşmış sözcüklerin kullanımı, güzellerin ve çirkinlerin tasvirlerinde de karşımıza çıkar.
7. Masal metinleri içerisinde, folklorun diğer türlerinden örneklere rastlanabilir. Yukarıda da belirtildiği gibi; “Her masal anlatıcısı, anlattığı masala kendi bölgesinin mührünü vurur.” Yani, bir masal anlatıcısı anlatacağı masalı satır satır ezberleyerek anlatmaz. Hafızasında konunun ana hatları vardır sadece. Ama bu masalı anlatacağı zaman, -o andaki şartlara göre- metni zihninde, bilgisi, kültürü ve inancıyla yeniden yoğurarak şekillendirir ve öyle anlatır. Böylece bir masal metni içerisine anlatıcıya ve yetiştiği bölgeye dair birçok folklorik bilgi aktarılmış olur (Şimşek 2020: 14-17).
Bunlar arasında; ağıt, ninni, türkü, tekerleme, mani, atasözü, deyim, bilmece, fıkra, efsane vb. türler olabileceği gibi çeşitli gelenek, görenek ve inanışlara da olabilir.
Örneğin:
“Bu yılanın ölmesinden sonra; “Mollası çok ise kuzusu ziyan olur.” diye bir atasözü söylenmiş.” (Sakaoğlu, 1991: 59).
“...oradan eline geçirdiği bir kürekle tilkinin başına vura vura öldürür.
Bir taraftan da türkü söyler:
Elime aldım küreği
Dolandırdım dört direği
Düştü tilkinin yüreği
Ne hoş gördüm tilki seni
Tilki kuyruğun aladır
Yad yerler sana karadır
Çok gezmek başa belâdır
Ne hoş gördüm tilki seni.” (Alptekin, 1991: 192).
Kaynak:
Ali Berat Alptekin, Hayvan Masalları, Ankara 1991.
Saim Sakaoğlu – Metin Ergun, Türkmen Halk Masalları, Ankara 1991.
Esma Şimşek, “Masal Üzerine”, Erzincan’dan Derlenen Masal, Efsane ve Hikâye Örnekleri
(hzl. Tahir Erdoğan Şahin vd.), Erzincan 2020, 11-24.
Tarih: 2021-01-19 15:38:15 Kategori: Edebiyat
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Masalların Şekil Özellikleri Nedir
1. Masallar (hayvan masalları hariç), destan ve halk hikâyeleri kadar olmasa da uzun metinlerdir. Anlatılması birkaç gece süren masallar vardır. Özellikle “Peri Masalları” ya da “Olağanüstü Masallar” grubuna giren anlatılar bunların en güzel örneğidir. Ancak hayvan masalları veya fabl adını verdiğimiz anlatılar diğerlerine göre oldukça kısa metinlerdir.
2. Masallar, genellikle nesir hâlindedirler. Ancak az da olsa, içerisinde manzum parçaların olduğu metinler de vardır. Bu manzum parçalar, masalın asıl yapısında olabileceği gibi anlatıcılar tarafından sonradan da eklenmiş olabilir. Örneğin, “Kabak”, “Şengülüm, Şüngülüm, Mengülüm”, “Bacı Bacı Can Bacı” ve “Karafatma” gibi masallarda metnin aslında yer alan (sonradan eklenmeyen) manzum parçalara rastlamak mümkündür:
“Bacı bacı can bacı
Kolunda mercan bacı
Kırk bir bıçak bilendi
Gırtlağıma dayandı
Arap kızı etime aş eriyor
Çıkıver kardeş, çıkıver” (Boratav, 1958: 81).
“Şengülüm, şüngülüm, mengülüm,
Aç kapıyı ben gireyim
Ağzımda su getirdim
Boynuzumda ot getirdim
Mememde süt getirdim” (Alptekin 2005: 173)
Bunların dışında masalların belirli yerlerinde bulunan ve “formel” adı verilen kalıp ifadelerin de bazılarının manzum bir yapıya sahip olduğu görülür. Örneğin; “Lale sümbül ekerek / Tütün, kahve içerek”, “Uzatmayalım kameti, kopartırız kıyameti”, “Az gitmiş, uz gitmiş / Altı ay bir güz gitmiş / Sonra dönüp bir de bakmış ki bir arpa boyu yol gitmiş.” gibi formeller, birbiriyle kafiyeli şiirimsi ifadelerdir.
Bazı araştırıcılar ise kendilerine göre, yeni bir üslupla, masalları manzum şekle dönüştürmüşlerdir (Ziya Gökalp'in Kızıl Elma'sı gibi).
3. Masalların belirli yerlerinde, belirli görevler için kullanılan kalıplaşmış sözler bulunur. Bunlara formel veya tekerleme adı verilir. Formeller, ilk bakıştı hiçbir anlamı olmayan, mantık dışı ifadelerin bir araya getirilmesinden oluşturulmuş gibi görünse de hemen hepsinin altında derin anlamların gizlendiği rahatlıkla söylenebilir. Özellikle, bazı formellerin tasavvufî anlamlar ifade ettiği, örnekler üzerinde biraz düşünülünce rahatlıkla görülebilir. Bu bağlamda, “Bir varmış, bir yokmuş” ifadesi bile tasavvufî anlamda oldukça önemlidir. Her şeyden önce
“varlık” ve “yokluk” kavramlarına dikkatleri çekmektedir. Formeller genellikle, masalların başında içerisinde ve sonunda bulunurlar.
Bunlar:
3.1. Giriş/Masal Başı Formelleri: Dinleyiciyi gerçek hayattan alıp masal dünyasına götürmek için kullanılan formellerdir: “Bir varmış bir yokmuş…”, “Evvel zaman içinde, kalbur
saman içinde…” vs.
3.2. Geçiş/Bağlayış Formelleri: Bir olaydan başka bir olaya geçişte, uzun zamanı kısaca ifade edişte veya çeşitli kahraman/olay ya da şahısların tasvirini ifade etmede kolaylık
sağlar. Bunlar arasında, yukarıda da belirttiğimiz gibi; “Lale sümbül ekerek / Tütün, kahve içerek”, “Uzatmayalım kameti, kopartırız kıyameti”, “Az gitmiş, uz gitmiş / Altı ay bir güz gitmiş
/ Sonra dönüp bir de bakmış ki bir arpa boyu yol gitmiş.” gibi formellerin dışında; “Kız, o kadar güzeldir ki, doğan aya; ‘Sen doğma ben doğayım!” der.”, “Adam bir de bakar ki, karşısında
yedi başlı ejderha!” veya “Onlar yollarında devem ede dursunlar biz gelelim ….’ya/ye.” ifadeler de sık sık kullanılır.
3.3. Bitiş Formelleri: Masalların bitişini belirten kalıp ifadelerdir: “Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine”, “Yiyip içip muratlarına ermişler.”, “İşte bundan dolayı; ‘Dil yarası geçer, kılıç yarası geçmez.” demişler.”, “Masal da burada bitti.”, “Onlar mutlu bir hayat sürerken ben de nıraktım geldim.” vs.
3.4. Diğerleri: Masal metinleri içerisinde bulunan bazı sayılar (3, 7, 40), renkler ve yerler da bu grup içerisinde formel olarak kabul edilir.
4. İster uzun olsun ister kısa olsun, gelenekte var olan her masal bir “tip” olarak kabul edilir. Bazı masallarda birkaç tip birleştirilerek, bir metinmiş gibi anlatılabilir.
5. Masalların dili, halkın konuştuğu dildir. Bütün masallar halka hitap ettiği için, sade ve anlaşılır bir dil ile anlatılır. Ancak bu özelliğe bağlı olarak sözlü kültür ortamında derlenmiş
olan bir masalda, o yöreye ait yerel kelimelere rastlanabilir.
6. Masallarda görülen tasvirler oldukça canlıdır ve genellikle bu tasvirler için kalıplaşmış sözcükler kullanılır. Kalıplaşmış sözcüklerin kullanımı, güzellerin ve çirkinlerin tasvirlerinde de karşımıza çıkar.
7. Masal metinleri içerisinde, folklorun diğer türlerinden örneklere rastlanabilir. Yukarıda da belirtildiği gibi; “Her masal anlatıcısı, anlattığı masala kendi bölgesinin mührünü vurur.” Yani, bir masal anlatıcısı anlatacağı masalı satır satır ezberleyerek anlatmaz. Hafızasında konunun ana hatları vardır sadece. Ama bu masalı anlatacağı zaman, -o andaki şartlara göre- metni zihninde, bilgisi, kültürü ve inancıyla yeniden yoğurarak şekillendirir ve öyle anlatır. Böylece bir masal metni içerisine anlatıcıya ve yetiştiği bölgeye dair birçok folklorik bilgi aktarılmış olur (Şimşek 2020: 14-17).
Bunlar arasında; ağıt, ninni, türkü, tekerleme, mani, atasözü, deyim, bilmece, fıkra, efsane vb. türler olabileceği gibi çeşitli gelenek, görenek ve inanışlara da olabilir.
Örneğin:
“Bu yılanın ölmesinden sonra; “Mollası çok ise kuzusu ziyan olur.” diye bir atasözü söylenmiş.” (Sakaoğlu, 1991: 59).
“...oradan eline geçirdiği bir kürekle tilkinin başına vura vura öldürür.
Bir taraftan da türkü söyler:
Elime aldım küreği
Dolandırdım dört direği
Düştü tilkinin yüreği
Ne hoş gördüm tilki seni
Tilki kuyruğun aladır
Yad yerler sana karadır
Çok gezmek başa belâdır
Ne hoş gördüm tilki seni.” (Alptekin, 1991: 192).
Kaynak:
Ali Berat Alptekin, Hayvan Masalları, Ankara 1991.
Saim Sakaoğlu – Metin Ergun, Türkmen Halk Masalları, Ankara 1991.
Esma Şimşek, “Masal Üzerine”, Erzincan’dan Derlenen Masal, Efsane ve Hikâye Örnekleri
(hzl. Tahir Erdoğan Şahin vd.), Erzincan 2020, 11-24.
Tarih: 2021-01-19 15:38:15 Kategori: Edebiyat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx